Yalnız seni sevenleri sevmek, sevgi değil, takastır.
Kadın olsun, kitap olsun cildine aldanma, içindekilere bak…
Gündüz kandilini hazırlamayan, gece karanlığa razı demektir.
Kan bağı olanlar değil, gönül bağı olanlar anlaşabilir.
Yüksek tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlayabilirsin. Fakat biri sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
Küçük kapılardan girmeye çalışanlar, eğilmeye mecbur olurlar.
Yükseklerde uçmayı seviyorsan, düşmeyi de göze alacaksın.
Cahil her devirde ve her diyarda ateş ve ışığı birbirine karıştırmıştır: Kendisini yakanı güneş sanır.
Kartalın beğenmediğini kargalar kapışırlar.
Yelle gelen yelle gitmezse, selle gider.
Acı verici yaralar onlardır ki, içlerinden kan değil, gözyaşı akar.
Sen inanmaktan vazgeçme, gün gelir duan kabul olur.
İnsan yükseğe çıktıkça, pantolonundaki yamanın görünme ihtimali artar.
Fikir vardır ki meseleleri su gibi sessiz çözer; fikir de vardır ki değirmen gibi gürültüyle ezer.
Aşk, kalbimizin saygısız misafiridir: Bize sormadan gelir; bize sormadan gider.
Sözümüz er-geç özümüze benzer.
En vefalı dostumuz, gölgemizdir: O da yoldaşlık etmek için güneşli hava bekler…
Eşeği mektep müdürü yapan, dersliklerin ahıra döndüğünden şikâyet etmemelidir.
Horoz çok ötünce sabah geç olur. Evet, ama horozlar susup da tavuklar öterse, sabah hiç olmaz!
Çok para ile aldığın her şeyi değerli sanma. Pahalı başka, kıymetli başkadır.
Hayatın ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar güzel yaşandığı önemlidir.
Her şey ve herkes yerli yerinde gerek: Mescitte zevk ve eğlence düşkününe, meyhanede din âlimine güvenme!
Kuzusuna kıyamayan kebap yiyemez.
Ve… Sevdiğinin değerini anlarsın… Belki gidince, belki ölünce… Velhasıl; iş işten geçince!
Fikir uğradığı beynin değil, çıktığı dilin malıdır.
Gerçek şükran, dudaklardan çıkmadan önce gözlerde okunur.
Bir aşkın açtığı yaraya ancak yeni bir aşk merhem olur.
En güzel ve eşsiz parfüm “insanın güven” kokusudur.
Biraz araştırırsanız, elmas da kömürdür.
Akarsu, ne güzel hayat dersidir: Küçük engellerin üzerinde köpürür; büyüklerin yanından sessizce geçiverir…
Gariptir, yükü çeken manda ses çıkarmaz da kağnı inler…
Kavak ağacını beğenen ve seven pek az kişi gördüm. Çünkü dosdoğrudur…
Dini yaşatan bilhassa ölümdür. Ölüme çare bulunmadıkça din ölmez.
Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
Bir adamın fikirlerini sözleri değil, hayatı gösterir.
Çevresine karşı kin besleyen adam, etrafına ateş dizilmiş akrebe benzer. Er-geç kendi zehri kendisini öldürecektir.
Dimdik ve dosdoğru yürü! Hiç olmazsa boyundan kısa görünmezsin…
Nezaket ister iskarpin giysin, ister çarık, bastığı yeri çamurlamaz.
Gerçek her zaman mantığa uymaz.
Söz ne kadar hararetli olsa, ancak çabuk tutuşan ve hemen sönen bir saman ateşi yapabilir. Kalpten kalbe sıçrayan kıvılcımlardır ki sosyal yangınlara sebep olur.
Akıllılar meclisinde boş sözün en belirgin alameti, meclise sükût getirmedir.
Çok kere muhatabımızı dinlerken neyi açıkladığını değil, içinde neyi gizlemek istediğini düşünürüz…
Her şeye gülmek delilik, hiçbir şeye gülmemek de akılsızlıktır.
Düşmanlar hayat salçasının tuzu biberidir.
Tükürük gibi gerçekler vardır ki, ağızdan çıkınca iğrenç olur. Ve yutulması gerekir.
En acınacak yaratık, kaplumbağalarla beraber yürümeye mecbur olan küheylândır.